Bazılarını, ne kadar çaba sarfetseniz de yok edemezsiniz. Ölmez onlar; tüm imkanlara rağmen yaşarlar. Dipte doğmuş, dipte yaşamış ve bugün diptedirler onlar… İlahi Güç tarafından korunduklarını düşünürler bir süre sonra. Hissetmekle inanmak arasında kalmışlardır. Kendi aralarında konuşurlar sürekli: – Naber? + İyidir, senden? – Eh işte…Bir sonuca ulaştıklarını söylenemez.
İnanmak istemiyorlardır ama, onları koruyan – şüphesiz ki korunurlar her insan gibi – biri olduğundan emin olmayabaşladıkları andan itibaren her şey değişir. Değimiştir belki de, daha önceleri ama, emin olmayı yeğlerler. Prensip bundan ibaret. Kablosuz modemleri her şeyleridir. İntihara meyilli olmaktan bile korkarlar bu yüzden. Nasılsa hayatla keseceklerdir selamı, işte o gün kıyamet günüdür.
“Aslında” dedi ve susma grevine devam etme kararlığıyla mimiklerine sigara figürüyle anlam vermek üzere çakmağını aramaya başladı…
“Bi’ saniye! Bunları konuşmalıyım!“ dedi ve telefona sarıldı:
“Tüm insanlık 5 duyu organıma aykırı….
Bitkin biriyim. Kine biat etmişken kahvem her daim elimden kayıyor; kitaplarım falan da ıslandı. Tüm benliğiyle kafamın içinde dolanıyor paranoyalar, ne yapsam da aynada bakamazdım kendime…
Susma! Ne olur konuş benimle. Ben ağlarken dünya devam eder akışına. Aslında tüm gözler üstümdeyse; düşse de gülsek tavırlara devam eden insanları gördükçe daha da delirecekmişim sanrılarıyla dolu beynimin içi.
Aslında bu değilim: ağlıyorum gülerken. Farkediyor işte zeki insanlar.
Vazgeçilmiş İntiharlarım var benim! Ellerim titrer kafamı koyarım yastığa! Biri de demez ki: bir kere sus adam be! Uyuyamıyorum be, dizi üstüne dizi, birkaç küfür…
Kahve bile ayık tutmuyor artık. Canım yanar benim de, ama benliğim kadar değil. Çocuk gibiyim, ağlarım nedensiz, gülerim belki de. Ama… Silahım hazır! Çok az…
“N’oluyo ya, deyip uyandım sabah. Evet, evet. Tweet atıcaktım, vazgeçtim. Yo! Yazdım. Birkaç fav almıştım falan. Sildim sonrasında. Neyse… Olaya gelelim. Şu an ne oluyor biliyor musun? Aslında, mutlu olacağım şey uğruna savaşıyorum; ya öleceğim ya da varolacağım…
Rüyamda geçiyordu bunlar, atlamayalım.
Gülmenin onca yolu varken neden değişmiyor ki dünya bana, diyenleri gördüm. Ben değiştirebilirdim onca şeyi ama, geride kaldı diyeni de. Önüme bakıyorum; gülmesem de, ağlamıyorum artık falan.
Gülümseyince hayallerim kayıp gidecekmiş gibi hissediyorum. Nefes alamıyorum bazen. Açık alan bile yetersiz. Yo! Yine de gülümsüyorum ben…
Sorun yok şimdi.“
“Farkında mısın? İkinci defa konuşuyoruz. Anlamaya çalışıyorum.”
“Neyse, ben uyuyayım en iyisi. Beynimin gündeminde sancılı hatıralar, depresyon falan? Yo! Başka bi’ şey.
Aslında…
Beyindeki şeytanı, ancak kendi tuzağına düşürebilirsin.
İyi geceler…”
…
Deja Vu!”
Recent Comments