Rüyada, öğleden sonra okumak amacıyla notlardan derleme üzerine yazılmış, hatta kahve eşliğinde üzerine bir sigara yakılmış notlar gibi her şey artık.
Yükten kurtulmak gibiydi takip ettiğin diziye gelir gelmez tutunmak!
Gözden gelen yaş değil bu defa. Sessizce odaya çekilmek, sahte gülümsemeye fırsat vermeden. Ağlayamıyor olmak, bazen yerinde kullanılan kötü bir koz gibi. Meth’ini alan bir keş daha bitkin hissediyor olabilir. Ama, bu kötümserlik anlamına gelmemeli keza.
Krakerden gelen çatırdılar, kahvesonrası susamışlık hayreti içinde… Simyacıdan farkı yok belki de.
Gereği de.
Saçlarını boyatman.
Rahatlamışlık. Belki de hatırlamışlık.
Gözlerimin yaşarması, ağzımdan çıkan istemsiz uğultu. Duyulmayan cinsten.
Cevapsız karmaşalar gibi.
Gözler anlamsız bazen. Sessizlik baki, uyku misali.
Moka pot’tan taşan kahve ya da elin yanması gibi, ağızdan çıkan milyonlarca küfür, yalnızlığı tatmamış bir zengin, dertleri sevilesi maymunlar.
Ağlamak gibi. Susmamak gibi.
Mecali kalmayan işçiler gibi.
Breaking Bad’in beni duygulandıran, biraz da olsa yükümü unutturan, uyumadan önce izlemiş olduğum 4. sezon 1. bölüm final sahnesi sonrası, aklımda dolaşan düşüncelerin buluşma anı gibi düşünebilirsiniz bu notları.
Recent Comments