23 mayıs olmuş. şampiyonluk kutlamalarını izliyordum da, şuradan …
ne kadar da saf ve temiz bir şampiyonluk kazandığımızdan şimdi eminim.
Şampiyonluk sevincini tutukluk içinde yaşayan oyuncular ne kadar da saf, değil mi?
Kalinic, son play-off & f4 bükücü ve Bogi namı diğer takımın beyni, ne yapacağını bilemiyor hatta Kalina Zeljko diye bağırıyor; Bogi ise gülümsemekten başka bir şey yapmıyordu. Daha başka bir tabirle kendi ülkelerinden çıkması gerekip bu kupayı almak için buraya gelmiş olanları da içeriyordu bu takım. Çoktan mutluluğun denizinde boğulmaya başlamışlardı.
Türk Bayrağını sırtından indirmeyen Bobby ise en sevdiğimiz oyuncu hareketini sergiliyordu.
Her şey I’m sorry’de saklıydı. “We are the champions”ı yazabilmek için I’m sorry ile bir yıl yaşamış ve sabırla beklemiştim. Ekpe demişken, iskeletler diyarında bir mvp parçası işte bu koca yürekli adam. Takımın kalbi. Gülümsemeyi yüzünden asla eksik etmeyerek! Haketti be abi, ben demiştim….
Bu adamlar, nba’ye tutunamamış olanlardan oluşuyordu, başka bir anlatımla doğru zamanlarda yanlış takımlarda ya da yanlış zamanda doğru takımlarda oynamış olanlar da vardı.
Uçan adam gibi bir şaklabanı vardı bu takımın, güzel yürekli f4 çocuğu. Herkesin neşesini yerine getiren.
Daha da açmam gerek sanırım, daha önce -bu şampiyonluğu- yaşayıp Pero gibi nba’ye tatile gitmiş; Gigi gibi üçüncü çeyreklerin adamı, şampiyonluk sonrası saçlarını kestirme sözü veren bir paşanın saçlarını kesen bir dev vardı. Takımın gerçekten ona ihtiyacı olduğu anda üçlüklerini esirgemeyen onun çaylaklığı devretmesinin üzerinden çok geçti.
Bir de bir başka çaylaklığı beş yıl önce salan Kostas’ın ise saygıdan Yunanistan Bayrağıyla seremoniye katılmaması ise ayrı geçerli bir mütevazilik örneği.
Ne olduğunun farkında olmazcasına sevinen 2016 İtalya MVPsi haklı bir sevinç içinde, sanki kendi içinde yaşarcasınaydı.
Kupayı kaldırma gururuyla kaptanın ellerinde süzülürken herkes bir koroymuşcasına çığlık içindeydi.
Kupa, hatırlayalım 2013 yılı, Temmuz “Sonra Fenerbahçe geldi, mutlu oldum.” diyen, çalıştırdığı tüm takımlara Avrupa kupasını kazandıran, ve ‘95, Zaragoza’daki tekrarı niteliğindeki Olympiacos’u geçerek tekrar şampiyon olan Zeljko’nun ellerindeyken, şef haklı bir gurur içindeydi…
Koç, rotayı ligdeki şampiyonluğa çevirmişti tabii ki, zaferin de bir hazmı var nihayetinde…
Öncelikle “iyi ki evden kaçmışız” gibi yüzlerde tebessüme yol açan bir naralarla başlamak istiyorum bu rotaya… Fenerbahçe ve Kaptan Melih, siirtli çocukları mabedimize getirip beraber kupayı tekrar kaldırmışlardı. Güzel bir örnekti tabii.
Çeyrek finalde Tofaş’I rahat bir şekilde geçiyorduk ve Türk oyuncuların ağırlıklı olduğu bir seriydi bu; Egehan Arna ön plana çıkıyordu üçlükleri ve potaya girişleriyle genç forvet, Kaptan ve Ahmet D.’a ek olarak tabii. Saygıyla ayrılıyorduk Bursa’dan 2-0 ile.
David Blatt’I gerçekten severim. Hatta 12 Mayıs tarihli The Insider EuroLeague Documentary Series by Turkish Airlines: “Istanbul: Hoops Hub”ın son 12 dakikasında 2016 NBA Şampiyonu (biliyorsunuz, Tyron Lue sadece biblo) ve Avrupa’nın en iyisi arasındaki diyaloglar arasında koç’a söyledikleriyle über bir saygı yükledim kendisine. Tabii koç kendisine “yüzüğünü sürekli takmalısın, sen NBA şampiyonusun” demişti.
İlk maçta ağır bir üstünlük kurarak galip geldik. 18 sayı ve birer assist ve ribaund ike Kaptan MVP oldu.
30 Mayıs.
Kupayla Beştepe Ziyareti… Normal bir davranış ve tepkileri biliyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına kupayı götürmenin saçma olmadığı gibi, NBA Şampiyonları da yapıyor keza, ne kadar uç bir örnek olsa da… Abartmaya gerek yoktu sanırım. Fenerbahçe EL Şampiyonu sonuçta.
31 mayıs 2017 fenerbahçe darüşşafaka maçı
Koçları NBA finallerinde takım yönetmiş olan bir rakibe karşı oynadık.
İkinci yarı 18 sayı geriden gelen bir daçkaya karşılık, David Blatt’ın hamleleriyle son çekrekte sayı farkı 2’ye kadar gelirken, pota altında Antic tecrübesiyle gelen sayılar ve defansta Ekpe’nin “ben burdayım” cevabı maçı bize Daçka’nın iyi oyunununa karşı Bogi ve kalinic’in iyi oyunları ve tabii ki kaptanın hamleleriyle bize kazandırdı. Güzel bir maçtı. Euroleague Şampiyonu bu maçı kaybedemezdi…
2 haziran 2017 darüşşafaka doğuş fenerbahçe maçı:
3-0 bitmişti seri…
Söyleyecek çok da bir şey yoktu. Sadece koçun “Beni buraya bir görev için koydular. Kendi yolum var. Bunun doğru olduğunu düşünüyorum.” Sözleri kaldı geriye. Takım Oly maçından farksız bir oyun ortaya çıkardı, tüm kadro olarak. Üstelik Türk oyuncular gene formundaydılar…
9 haziran 2017 fenerbahçe beşiktaş sj maçı:
saygı duyulası bir rakibe karşı, güzel bir galibiyet aldığımız bir maç oldu. iyi oynadılar, hakkını vermek gerek.
ne diyebilirim ki? seri 4-3 biterse şaşırmayın yani. ufuk hoca’ya saygılar.
fakat jan vesely sıyrıldı aradan ve maçın mvp’si bizi farklı kıldı. 11 haziran 2017 fenerbahçe beşiktaş sj maçı:
son real madrid bükücü nikola kalinic iş başında…
nikola kalinic ve ekpe udoh işbirliğiyle mükemmel bir başlangıç yaptığımız maçtı ve nikola kalinic ve jan vesely yaklaşık iki aydır her maçında daha da artan performans sergiliyorlar dikkat çekerek başlamak isterim.
ilk çeyrek son şutta kostas ile bitti ve ikinci çeyreğe nikola kalin3‘ü bularak başladık. boyalı alanlarda da çok iyi işler çıkardı nikola kalinic ve ikinci çeyreği bitiren sayıyı aldı zorlu rakibimiz karşısında.
nikola kalinic, savunmada sayıları engelleyemese de, 3lükleri engellemeyi başardı.
üçüncü ve dördüncü çeyrekte nikola kalinic blok ve turnike işini çok iyi kavradı ve direksiyonu eline alarak bizi önde tutmayı başardı. son atakta barış hersek‘in ahmet düverioğlu‘na yaptığı asist ve sonrasında gelen smaç maçı özetleyen bir atak oldu.
14 haziran 2017 beşiktaş sj fenerbahçe maçı:
ufuk hocayı ve takımını kutlamak gerek, hiçbir gerginlik olmadığı için; hatta ufuk hoca’nın oyuncularımızı maç sonu kutlamasıyla asıl tebriği hakeden oydu.
bogi maçı bize getirdi aslında normal süredeki son üçlüğüyle. beşiktaş gibi iyi oynayan rakibe karşı bu galibiyeti almak gurur verici.
Zaman geçiyordu… kalina, gigi, jan bizimleydi…
Bogi için karar vakti ve gittiğinde
“bizim canımız, fakat bir insanın canı değerlidir. can önemlidir, unutulmamalıdır ki, değişiklik de bir o kadar gerekli. eğer daha iyi bir bedende yer almayı hakediyorsa orada yer almalıdır, daha üst seviyede bir organizasyonda…
“son üçlük bogi’den gelecek” dediğim anları hatırlayıp “bak! demedim mi?” çığlıklarım vardı benim. aslında bizim, fenerbahçe taraftarının.
hüzün gereklidir, bogi’yi anlatmaya kalksak integral‘i tarihe gömeriz ve onun için özel dağılım fonksiyonları üretmemiz gerekir.
uzatmayacağım. onun fenerbahçe kariyerini buraya yazmak isterdim, ki hepimiz biliyoruz, unutmayacağız güzel adamı. euroleague‘in en iyilerinden….
yolu açık olsun.”
Ve onun yerine daha iyi bir aday olan ise clipper olmuştu. Tabii ki şu an avrupanın en iyi birkaçından olan teo’dan bahsediyorum.
Birkaç gün sonar ise ortalık durulmuştu. Guduric bizden biri olacaktı Sinan güler sonrası.
Gerçekler gün yüzündeydi artık.
“euroleague‘in bizim için en iyisi, ancak nba’e gidebilirdin ancak.
-kafamıza takılan bir diğer nokta ise, golden state warriors‘ın olduğu konferansa ve o kontrata nasıl gittiğine anlam verememiz. kaan kural‘ın tabiriyle sakız parası bile değil. daha iyi bir takıma ve daha büyük bir kontrata gidebilirdin.
umarım konferans finallerinde görürüz seni, bol şanslar mvp. fenerbahçemiz‘i üst seviyeye çıkardın tabii ki. unutmayacağız. her şey için teşekkürler.”
Unutmayalım… obradovic hala bizimleydi.
Ek olarak:
“ev sahipliğini yaptığımız euroleague final four 2017‘de sergio llull‘u durdurarak açık saha savunması’nda, ekpe udoh‘tan sonra galibiyette en büyük paya sahip olmuştur ve pana serisinden sonra durdurulamayan bir grafik çizmiş, bunu türkiye basketbol ligi’nde de devam ettirmiştir, özellikle üçlükleriyle ismail şenol tarafından nikola kalin3 takma adıyla anılmıştır.
biz ona ayrıca son real madrid bükücü diyoruz. iyi ki bizimle ve en sevdiğim oyuncuydu ve halen öyle şahsen.
ayrıca, yeri gelmişken söyleyeyim (üzüntünüzü de biliyorum ama kusura bakmayın): final four‘a kalmamızda jan vesely ile birlikte en büyük faydası olan oyunculardır.
neden mi?
ikisi ya da biri çuvallasa final four’da yer alamazdık.”
Genel menajerimiz amerika’da çoktan keşfe çıkmıştı ve daha iyisi elbette fenerbahçemiz için her zaman vardı. Arkaya bakmadan daha iyi bir takım olmalıydık.
Bir gün sonar ekpe EuroAngle kanalında bir video yayınladı…
Duygusal olmaya gerek de yoktu…
Biz Fenerbahçeyiz. ?
Jason Thompston’ı hatırlar mısınız, WARRİORS’ın 15-16 sezonundan, ha siz şampiyonluk fanı değilsiniz ben gibi tabii. 2000lerde Lakers, 2012’de Celtics -ile yeşeren- sevdirmedi zaten bize basketbolu…
Evet, şimdi Ekpe ile kıyaslanamaz tabii, ama iki gerçek var: birincisi Ekpe bize geldiğinde Jason’ın şimdiki kapasitesinden düşüktü diyebilir miyiz? Bence evet, çünkü ben Varejao’yu almak için neden kendisinin feda edildiği zamanlarında anlam verememiş biriyim. Fazla mı iddialı oldu. Yo, bence siz futbol’a fazla takmışsınız….
imzalarsa zeljko
‘nun tokatlayacağı bir diğer guard diyebiliriz. -playofflar’da bobby dixon
‘ın kaçacak her üçlük denemesi için son birkaç aydaki hal-hareketleri sebebiyeti. —bradd için…
euroleague
‘in en iyi takımını yenerek şampiyonluğa ulaştığımız maç oldu.
çeyreklerin ilk dakikası hariç oyun üstünlüğü bayağı bir bizde geçti yani. kapanışları iyi yapıyoruz ve pota altlarında her zaman iyiyiz.
jan vesely
‘nin nisan ayından beri artmaya devam eden oyun kalitesi halen daha da üst seviyelere çıkmaya hazır durumda. nicolo melli
ve gigi datome
can yakmaya devam edecekler, özellike gigi kenardan üçlükleriyle mükemmel bir dördüncü çeyrek çıkardı. rakipler melli’den korkmalılar… marko guduric
kendini geliştirmeli, yoksa yer bulamaz kadroda. kostas ve diğerleri zaten iyi bir bench katkısı verdiler.
daha bobby dixon
ve nikola kalin3
katılacak bu takıma. 😉
yılın en kolay galibiyetiydi ve sezonun sonlarına doğru oynanan bir maç havasındaydı.
// neden? banvit yenilenme aşamasını daha tamamlayamamış ve geçen seneye gökre kendini yenilemekte zorluk çekti. sezon sonunda onlar için değerlendirmek gerekirse, ilk 4’te bitirebilirler. oturması gerek. başarılar diliyorum onlara.
fakat! rotasyonu bir kez daha denemek için şansımız oldu ve genel itibariyle iki farklı + takviyeli bir beş çıkarabiliyoruz. özellikle uzunlu/kısalı her yolu var rakibe göre.
jan vesely
, gigi datome
ve final four’un değişmezi kostas sloukas
-özellikle ölücüler sevmez- bu takımın as oyunculuları olduğunu bir kez daha kanıtladılar ve nasıl maç kazandıracaklarını skor farkı niteliğinde gösterdiler -üçüncü çeyrek-
genel olarak iyi götürdüğümüz bir maçta, son toplar ve sorumluluk 1*
kısmında sorun yaşayarak kaybettiğimiz bir maç oldu. bu takım daha iyi olacaktır.
[https://eksisozluk.com/entry/70645455 brad wanamaker @nagsomnia]
öncelikle disiplinsiz tavırlarıyla oyun planını bozması -ne yaptığı hakkında bir fikri yoktu sanırım- ve sorumluluk aldığında neler yaptığıyla -daha çok yapamadığı birkaç atak yani bu da üçlüklerle beraber, ki bogdan beklemediğimizi düşünürsek, 5-6 sayıya karşılık geliyor. aslında 12- başlayalım isterim. çok dayak yiyecek, çok! neden? maç kaybettirecek bolca -umarım bu bir veya iki küçük maç ile kalır-, ki referansta bahsettiğim gibi olmazsa, olmadan toparlanmalı. takımın en zayıfıydı dün ilk beşten. 1*
ki, umarım kazandıracağı maçlar da olacak. -ders olmuştur diye düşünüyorum bu maç.
// kostas, jason ve nicolo gayet de iyiler bu arada. ekpe ve jan’a da ilk zamanlarında formsuzdu, alışma evresi diyelim. birkaç ay içinde her şey netleşecek.
// 1- kostas, bu takımın en iyi iki guard’ından biri, diğeri malum sakat ve aptal 11 numara çok çalışmalı.
// 2- jason, halen adapte olma durumunda ve genel olarak iyi.
// 3- nicolo, agresifliğini yersiz kullanmamalı ve dikkat etmeli ki uzun rotasyonunda daha iyiyiz.
jan, gigi ve diğerleri günlerindeydi her zamanki gibi oyunlarıyla. bobby ve kalina’yı sabırsızlıkla bekliyoruz.
gerçek euroleague
ekiplerinin karşılaştığı kıyasıya zevkli bir maçtı.
[https://eksisozluk.com/entry/71364267 12 ekim 2017 unicaja malaga fenerbahçe doğuş maçı @nagsomnia]
brad wanamaker
: toparlanmışa benziyordu, ki son topları kullanmayı alışkanlık haline getirmesi gerek ki, son iki atağı doğru kullanamadığımız için fark bir anda 4’e çıktı. olacak olacak, bobby dixon
/brad wanamaker
1-2’de iyi işler yapacaklar.
anadolu efes
‘in ağır üstünlük koyduğu bir maçta, üçüncü çeyrekte her zamanki gibi üstünlük kuramadık ve hakedildiği şekilde anadolu efes kazandı.
// jan vesely
her zamanki gibiydi.
// marko guduric
, jason thompson
ve nicolo melli
‘nin maçta ne yaptıkları hakkında hiçbir fikrim yoktu. tabii birkaç maçtan yememek lazın kendilerini.
edit:
tekrarını izliyorum da şu an, bir arada sahada türklerle oynuyoruz. koç denemeler falan yapıyor. bayağı geri düşüyoruz. sonra ilk beşe yakın bir beşle farkı kapatıyoruz, ama o arada -yani üçüncü çeyrekte, fark açılırken- hakemlerin hatalı kararları falan. o da sıkıntı değil. koç işini biliyor ki, istediğimiz zaman maç alabildiğimizi her zaman uygulayabilme yetkisine sahip.
ki 29/1 yapmak için daha 29 maç var, biliyorsunuz: en iyisiyiz.
farklı bir galibiyet alabileceğimiz maçı uzatmalar sonunda, aklımızın gidip tekrar gelmesiyle, hatta böyle maçları bir daha yaşamamamız dileğiyle, güzel maçtı.
daha diri ve kendine hakim bir kostas sloukas
‘a sahibiz artık. brad wanamaker
için de aynı şeyleri takıma alışmaya başladı diyerek tebessüm edebiliriz. iyi bir ikili olacaklar ileride.nicolo melli
gizliden oyunu alan bir forvet olarak, bugün ciddi katkı yapmasıyla kendine hayran bıraktı, faulleri de azalmaya başladı.
gigi datome
ve jan vesely
her zamanki gibi bizden gibi oynadılar ama jan biraz sıkıntı yaşadı ve yalnız kaldı çoğu zaman, atlatacaktır.
jason, ah jason thompson
. biraz çaba -aynı şey marko guduric
için de geçerli keza- göstermelisin. aşılaşacak, alıştığındaysa alaşağı edecektir euroleague’i. eminim.
bench sıkıntısı yaşıyoruz. kasımdan sonra sıkıntısız maçlar bizimle olacaktır.
tebrikler fenerbahçem.
kısalar + jan vesely
ile kopardığımız bir maç oldu.
guardlarımız iyi işler çıkarmaya devam ederken, james nunnaly
kenardan iyi katkı verdi oyuna ki, sahanın ikinci en iyisiydi. üçüncü çeyrek ritüeli değişmedi falan.
jan vesely ve gigi datome’ye bir şey olmasın.
[https://eksisozluk.com/entry/71500909 19 ekim 2017 olimpia milan fenerbahçe doğuş maçı @nagsomnia]
-aynı şey bence euroleague için de geçerli olacaktır ki, uzunlar ki kim olduklarını biliyorsunuz, üçlük atacak/potaya girecek/kuralları öğrenecek diye beklemek yerine maç içinde 10-12 dk süre ile kendilerine gelmeleri için çaba göstermeliler falan.-
böyle iyiyiz, bence: kısalar + jan vesely
.
[https://eksisozluk.com/entry/71500909 19 ekim 2017 olimpia milan fenerbahçe doğuş maçı @nagsomnia]
[https://eksisozluk.com/entry/71562901 22 ekim 2017 fenerbahçe doğuş gaziantep maçı @nagsomnia]
kişisel görüşüm: kısalar + jan vesely şeklindeki iskelete +kenardan gelecek uzunlar 10-12dk rotasyon halinde oynamalılar ki, takıma alışmalarını beklerken haftaya başlayacak tüm önemli maçların neredeyse ekim/kasım ayında olduğunu düşünürsek euroleague için, bu durumdan en iyi şekilde çıkmalıyız.
sahadak takım rotasyonu bu oyunculardan oluşmalı: brad wanamaker
, kostas sloukas
, bobby dixon
-gelecek-, james nunnally
, nikola kalinic
-gelecek-, gigi datome
, jan vesely
.
nicolo melli
ve jason thompson
20dk’nın üzerinde yer almamalılar. sıkıntı olur bizim için ki emporio armani milano
ve anadolu efes
*i
maçlarında gördük.
*i
: [https://eksisozluk.com/entry/71401747 15 ekim 2017 anadolu efes fenerbahçe doğuş maçı @nagsomnia]
[oyun kurdurmadığımız bir anadolu ef… kendi sahalarında olmayınca tabii falan, yansız oynayamıyorlar…]
kostas-brad oturmuş görünüyor: bobby gelsin bi. jan-melli her zamanki gibi, nicolo 1*
biraz daha sakindi bu maç, belki de çekişme olmadığındandı, ama bu konuda gelişme mevcut. marko/jason hala n’apıyor, anlayan var mı bilmiyorum.
[https://eksisozluk.com/entry/71563052 fenerbahçe doğuş @nagsomnia]’daki entrym’in aksine, nicolo 1*
sakin kaldığında 25-30 dk oynayacaktır.
toparlamak gerekirse kısalarımızın -marko hariç- hepsi katkıda bulundu + jan her zamanki gibi.
takımımızın içinden gelmeyerek oynadıkları bir maçta kaybettik. hakettik.
brad wanamaker
, gigi datome
, kostas sloukas
ve nicolo melli
‘nin ellerine baktık resmen ve sonuç getiren pozisyonlar da onlardan geldi.
ah jan vesely
, vah jan vesely
! yediğimiz üçlüğe sebebiyet veren kaybettiğimiz topta korkak bir şekilde topa çıkan jan vesely
. ve son üçlüğe korkakça yüz çevirerek saçma bir insiyatif alan kostas sloukas
.
sonuç: the last kostas-jan connection has failed
!
* ek olarak: geçen sene de kötü zamanlarımız oldu. bu takım toparlayacak. bobby dixon
ve nikola kalinic
geldiğinde anasını ağlatacağız bu ligin.
çoğunu astan uzak bir beşle oynadığımız maçta, ilk iki çeğreği her zamanki gibi farkı açarak başladık. brad wanamaker
ve kostas sloukas
‘ın etkisi fazlaydı.
üçüncü çeğreğe 40-63 giriyoruz, hem de egehan arna
, ahmet düverioğlu
, barış hersek
, melih mahmutoğlu
gibi türkler -ilk beşte rahat oynayamayacak oyuncular-, buna ek olarak henüz form tutamamış jason thompson
ile. dikkat çekerim: jan vesely
yok; brad wanamaker
ve nicolo melli
fazla süre almadı henüz.
ikinci yarı da aynı şekilde monoton bir şekilde, koçun normalde fazla süre alamayan oyuncuları daha fazla oyunda tuttu. özellikle egehan arna
ve marko guduric
-ki 18 sayı 6 ribaund, 2 asist ve 1 top çalma ile oynadı- iyi süre aldı ve ellerinden geleni yaptılar.
dipnot: rakip bu sezon çok güç kaybetti ve yenilenme süreci içindeki hazırlanmayı henüz tamamlayamamış durumda. galibiyet normal.
maça kostas sloukas
‘a karşı mücadele ederek başladık: kendisinin’ın potaya hızlı hücum girip geri dönmeleri ve homurdamalar – haklı-
bu saçmalamalarının özeti olarak:
mm
: kostas sloukas
dışında top kayıpları fena değil, ama…
iş
: yok, kostas sloukas
dışında top kaybı yok.
mm
: yok mu?
sert olmak zorundayım, paspas şirinliği falan yetmiyor abi. seni seviyoruz ama halen kendini halen geliştirmiş değil. kendisini bariz sevdiğim için savunduğum ya da gereksiz iyi oynadığını ileri sürdüğüm birkaç maç 1*
oldu, ama marko guduric
gibi toy da değil ya, üç euroleague
kupasına sahip biri gibi oynamıyor. fenerbahçe
konstantre ama, kostas sloukas
ayakla müdahale edecek derecede mm’im de dediği gibi.
james nunnally
kenardan gelerek sayı atmadan oynasa da, kostas sloukas
‘ın ilk yarıda oynadığından hatta iki maçlık performansından iyiydi.
sonrasında biraz toparladı. neyse, sonlarda jason thompson
‘ın da hırsıyla beraber güzel bir oyunla bitirdik ilk yarıyı: 38-30
mücadele eden takımda sırıtan bir kostas sloukas
, net.
ikinci yarı brad wanamaker
,james nunnally
ve ilerde jan vesely
ile güzel bir galibiyet aldık.
1*
: [https://eksisozluk.com/entry/71698377 27 ekim 2017 panathinaikos fenerbahçe doğuş maçı @nagsomnia]
[https://eksisozluk.com/entry/71652504 25 ekim 2017 fenerbahçe doğuş anadolu efes maçı @nagsomnia]
[https://eksisozluk.com/entry/71500909 19 ekim 2017 olimpia milan fenerbahçe doğuş maçı @nagsomnia]
normal sezonun dışında nerede denk gelirlerse, 3-0/4-0’a hazırlıklı olmalarını önerebileceğimiz takımla oynadık.
james nunnally
‘nin tüm çabalarını boşa çıkardığımız bir ilk iki çeyrek sonrası oluşan bir skorla kaybettik (?) jan vesely
kalitesinde bir oyuncunun yapmaması gereken bir harekette atılması normal değil, hele bir ufaklığa cevap verircesine. jason the kid, kid gibi oynuyor hala, hataları bolcaydı ve kostas ana oyuncu olarak oynamamalı, artık o devir kapandı falan. çok geriye götürüyor çoğu zaman.
yorgunluk vardı ve yorgun olacağımız bir hafta için fazla da zorlamamalıydık, gene de çaba gösterdik.
dipnot (play-off zamanı için): hakemler yardımcı olamayacak oralarda, sıkıntı yok bizim için. mayıs/haziran’da görüşmek üzere.
10 kasım 2017 brose bamberg
maçındaki şen şakrak oyunun ne kadar da geçici olduğunu, 16 kasım olympiacos
maçında görmüş olduk. halen söylüyorum kostas ve jason thompson
‘ın yaptığı hatalarla, iyi başladığımız oly maçını kaybettik. pana ve oly maçları bizdeydi ve brad kullansaydı keşke kullandığı topları da, sevimli ve güleryüzlü kostas’ı gözden düşürmeseydik.
önümüzde seviyemezi 1*
gerçek anlamda göreceğimiz maça geldik. karşınızda geçen sene bize geleceğinden büyük bir ölçüde emin olduğumuz will clyburn
ve 2016’nın final four
şaibeli mvp’si nando de colo
var sayın kostas bey.
maç sonu umarım… sahada oynayan kazanıyor sonuçta. 2*
jason thompson
şaşırtan bir performansla başladı maça: 4 asist 2 ribaund’u vardı. jan vesely ilk yarıyı 17 sayıyla başladı ama. ah, salak saçma top kayıpları, boyalı alana gider gibi yapıp da geri gelip taç atar gibi pas verip kaptırmaları kostas efendinin elinden gelince 11-0’lık bir seri yaptı cska. 39-21’den 46-41’e gelerek skor, ilk yarı bitti.
— dimitrios itoudis
vizyonsuzluğuyla ahlaksızca diyor ki ” 11 top kaybettik, saygı duyuyoruz sert oynuyorlar ama, bizim yüzümüzden bık bık bık.. pişkin ahlaksız diyemiyor ki, “sloukas olmasa 25 sayı kadar gerideydik”.—
james 4 faulde. hadi bakalım. geride giriyoruz 4. çeğreğe.
jan vesely
uçtu ve maçı aldık derken, hakem gene yaptı yapacağını 2015’in korumalı bebeği sergio attı üçlüğü, şaibeli bir şekilde. jan vesely
uzatmalarda, “ben burdayım bebekler” dercesine 31 sayıyla aldı maçı: mvp!
son olarak: nikolo melli
‘nin tanrısının eline sağlık.
1*
: seviyemiz cska’nın her zaman üstünde.
2*
: daha iyi oynadık ve kazandık.
______________________________
14/21 Aralıkta oynadığımız Zalgris ve Maccabi maçlarında resmen seyirci desteksizliği çekiyorduk. Bu da bizi kendi sahamızda Zalgris ve deplasmanda üstünlük kuran Maccabi maçlarının ders niteliğinde kötü yenilgiler olduğunu gösteriyordu.
Aynı şekilde kendi evimizde 28 aralıkta, 77-79 Real’e kaybederken Luka ve seyirci durumunu ön planda tutmak gerekiyordu ki, 5 ocaktaki Baskonia maçıyla daha da anlamış oluyorduk, neyse ki o maçı kazanmıştık. James korkutmuştu. Marko gelişimini göstermeye devam ediyordu 18 sayı ve 6/7 üçlük. Valencia maçıyla da perçinliyordu: 15 sayı 3/6 3x. Jason Thompson’ın da gelişimi gözlere perde inmişcesineydi ve özellikle ofansif reboundlardaa…..
2018 nisan ayında play-offlara girecek 8 takım ilk 9 içinde sıralanmış. sanki hiç değişmeyecekmiş gibi: [http://ibb.co/h6fY1b euroleague standings]nikola kalinic
kimi sevdiysek ya gitti, ya ikinci senesinden sonra formu düştü ya da sakatlandı: kendisi gibi.
70-68 deplasmanda kaybettiğimiz ve tekrar play-offlarda eşleşmek bile istemeyeceğimiz en formda ekip olan Pana’yı 67-62 ile deviriyorduk 17 ocak gecesi…
istediğimiz zaman üstünlük kurduğumuz oyunda, 10-0’a yenik düştüğü sanrısıyla ismail şenol
‘un derbiden bahsetmesiyle başladılar. ahmet düverioğlu
‘nun son iki ataktan birinde vladimir stimac
‘a fake atmasıyla beraber potaya smacı basması, daha sonra benzer bir pozisyonda 24-24 ilk çeğreği bitiren sayı oldu. üstün taraftık ilk çeyrekte.
melih mahmutoğlu
ardarda iki üçlük ile beraber farkın habercisiydi ve öyle de oldu. 13 sayıyla oynuyordu ve raip 5 sayı atmıştı daha. koçlarının ne yaptığını anlamadan geçiyordu zaman ve zoran dragic
– eric mccollum
ikilisi yok olmuştu bir anda. pota altında hakimiyeti kurmuştuk tabii.
10-0 sonrası 25-46 üstünlük kurmuşuz ilk yarıda.
ergin ataman’ın deyimiyle, takımı daha agresif olacakmış. galatasaray ya da beşiktaş taraftarıyla ancak tükürük için zemin hazırlar #gerginataman.
eric mccollum
n’apıyor dedirtti: üçlük atarken rakibin üstüne atlamalar falan? eurocup alışkanlığı sanırım. ilk yarının sonlarında faul’ün verilmediği söylenmişti; vladimir stimac
3 sn bekleyerek eşitlemiş oldu.
brad wanamaker
–bobby dixon
ikilisi iyi işler çıkardı üçüncü çeyrekte.
nikolo melli
‘nin zamanı olan bir başlangıç oldu son çeyrekte. bir iki küçük maçta iyi oynamış zoran oyun dışı kaldı, stimac oyundan düşürüldü. oyun bitti derken toney douglas
‘ın iki üçlük sonrası kazandık edasıyla başladılar. vesely ofsaytın olmadığı pozisyonda iyi bastı.
nikolo melli
‘nin en kötü pozisyonlarda bir anda şapkadan çıkması iyi geldi. son iki pozisyonda kostas’ın (sinan daha iyiydi) saçmalamasıyla farkı kapattılar ama olsun. farkın az olmasına aldanmayın, üstün olan bizdik.
Zirve için önemliydi. Hatırlayalım bu takıma karşı geçen sene de avantajımız yoktu ama finalde kazanan biz olmuştuk. Kill-Bill harikalar yaratmıştı. 19 sayı ve 3 asistle beraber. Üstüne 3/3 üç sayı isabeti vardı. Eksiğimiz çoktu. Bobby adapte olmaya çalışıyordu ve takım dinlenme dönemine girmiş gibiydi ve oly’ye karşı ikili averajı kaybetmiştik. Özellikle ikinci yarıda açılan fark bizi oyundan iyice düşürmeye yeterde artardı bile.
Nikola kalinic/james nunnally gibi takımı duraksayan durumlarda dizginleyen oyuncularımız olmadan böyle maçlar geçirmek iyi olamazdı. Özetlemek gerekirse, takımda yorgunluk havası hakimdi.
Muazzam bir galibiyet aldık. 77-75’in karşılığında 86-83 gibi avantaja sahiptik ikilide. Son Real Madrid Bükücü Nikola Kalinic iş başındaydı. Kostas ve Brad ikilisi şaşkın biraderler tanımını üstlerinden tamamen attıkları bir maç olmasıyla beraber Kızgın Biraderler diyebilirdik. Neden mi? Basketboldaki tabirle yandıkça yanıyorlardı…
Real Madrid’in kötü oynadığını söyleyemeyiz ki, ikinci çeyrekte üstünlüğü vardı, biz üçüncü çeyrekte ele alana kadar.
İkinci ve üçüncü çeyrekte Avrupa’nın en iyi genci tabiriyle anılan Luka Doncic ve Jaycee Carroll’in toplamda 29 sayı 5 rb 6as sayısı yeterli değildi ve 20 sayıyla beraber yüzde 66’lık bir üç sayı isabeti yakalayan Kostas maçın adamıydı.
James harikaydı 4/4 ile üçlük yüzdelerini artırmaya devam ederken 16 sayı ile katkı vermişti.
çok büyük bir hata yaparak, takım lideri/yıldızı yokmuş gibi yani olması gereken şekilde bir ekip gibi oynayan ve bundan da zevk almayı beceren -taraftarıyla 1*
eküri olmuş- rakibe karşı, hem de deplasmanda 3 sayı kuvvetlerine bize karşı tekrar kullanmayı becerebilmiş; hatta ve hatta bizim gibi en iyi savunma yapabilen rakibine karşı 24-15 gibi bir skorla ilk çeğreği geride kapadık.
10 top kaybı yaptığımız real madrid
maçındaki hatalar, ders almamışcasına gırla gelmeye devam ediyordu; kritik 3 sayılık isabetlerini belki de en iyi oyun stiliyle oynuyorlardı. zeljko erken molalarla karşılık verdi. fark iki haneye çıkmakla çıkmamak arasında (9) kararsızdı ve vasilije micic
üçlüğüyle bozmayı başardı. tribün etkisi 1*
demişken, maccabi tel aviv
deplasmanı da dahil olmak üzere, bize bu işin nasıl bir kültür olduğunu gösteriyorlardı; en nihayetinde kalite değil beceri ile bütünleşerek. kevin pangos
yıkılmıyordu reboundlarda. bu durum 3-4 dk kadar sürdü ve kaybedilen toplar sonrası nikola kalinic
2*
faktörü kendini gösterdi. ilerleyen dakikalar gösteriyordu ki, sadece bu yeterli değildi: 40-31.
iyi başladığımız bir ikinci yarı, brad wanamaker
ve kostas sloukas
‘ın yönlendirmeleriyle yolunda gidiyordu, 1/10 oynamalarına ve rakibin olağan üçlük atışlarına rağmen. gigi datome
ve nikolo melli
‘nin sayıları, faul problemleri nedeniyle oyuna dahil olan jason thompson
ofansta iyi işler çıkarıyordu. ta ki brad’in üç atağı boşa kullanması ve ve halen böyle maçların çabukluğuna ulaşamamış zejko ısrarı marko’nun boş şutunun ters tepmesiyle beraber farkın 2-3 top kadar uzağımızda kaldığı bir çeyrek olarak kaldı: 58-52.
1/10 olan oyun kurucu sayılarımız 2/10 oldu brad wanamaker
ile beraber. son çeğreğe daha adapte bir şekilde başlayan jason thompson
, nikolo melli
liderliğinde hem ofans hem de defansta iyi işler yaptı. kendine pas sağlayan nikola kalinic
‘e ayrı bir parantez 2*
açmıştım zaten, işleri yoluna koydu ve beraberliğe getirdi oyunu. sadece bununla kalmadı, ibreyi bize çeviren adamdır kendisi son üçlüğüyle, 4 numara’da oynaması ne kadar fark yarattığının kanıtı olsa gerek. bununla birlikte koca bir tebriği hakeden šarunas jasikevicius
, geriye düşmeleri sonrası, hakemle uğraşmak yerine kendi oyuncularına kızıyordu.
maçın adamı kostas sloukas
son dakikaların adamı niteliğinde oynarcasına sahadaydı ve dördüncü çeyreğin sonlarında devleşiyordu, tıpkı geçtiğimiz hafta bir ara geride olduğumuz real madrid
‘e zor anlar yaşattığı gibi. ikili averajı altı sayı farkla deplasmanda almak güzeldi tıpkı geçtiğimiz sene (sezonun ilk yarısı) real’den aldığımız gibi: 78-85
son top’tan başlamak istiyorum. “o son topta neden faul yapılmaz?” isimli bir kitap yazılsa yeridir. top bizde olacaktı ve en kötüsünden bir atak sahibi olabilirdik. olmadı, şaşırmadık çünkü bu sezon eksiğimiz olan son toplarla kaybetmeye alışığız. haketmemişsek bir de. özür dileriz en umutsuz anlarımızda bir şeyler yapan/üçlük atannikolo melli
, canını ortaya koyup potayı abluka altına alan jan vesely
, en akılalmaz hareketlerle rakibi şaşırtan james nunnally
, oyun alanı yaratılamadığı için çaresiz kalan gigi datome
–nikola kalinic
ve en kötüsüyle de en iyisiyle de canlarını dişlerine takıp son damlasına kadar oynayan brad wanamaker
–kostas sloukas
biraderler… yapmaya çalıştıklarını bozan, kendi tayfalarındaki bir çin mahallesi çocuğuna yenildiler. yoruldular. canları sağolsun
üstüne açıklama ya da analiz yapılması gerekirse, zalgris maçındaki jason ve koç arasında geçen [https://www.youtube.com/watch?v=QTNrhSlYpKg diyalog]’a göz atmanızı tavsite ederim. bir insan neden üstünlüğü kaybetmemize, sergio ve nando’ya üçlük için setlerimizi bozmamıza sebebiyet verebilir, tarzı sayfalarca makale yazılabilir. benzerini neredeyse iki maçta bir yaşıyoruz. toleranslık bir yanı kalmadı [https://twitter.com/jtthekid twitter hesabında] ‘8 years nba veteran’ yazan, nerede hata yaptığını bildiği halde pistte koşturan çocuk benzeri aynı hareketleri sergileyen, ihtiyacımız olduğu zamanlarda her şeyi yerle bir eden çin basketboluvari tavırlı jön amerikanımız.
çaresizliği yüzünden okunan koç gibi hissediyoruz fenerbahçe ailesi olarak. yapılanları bozanlar yüzünden… galibiyetin ellerimizden kaydığını gördüğümüz halde bir şeyler yapamadık.
evet, kazanmayı haketmedik. umarım bir ders olur. play-offlar’da panathinaikos
‘la karşılaşmak istemeyiz. ufukta görünmeye başladı bile.
Haketmedik.
bobby dixon
kaçan üçlükleri ve yaptığı faulüyle kötü başladığımızı kanıtladı yine her zamanki gibi. ribaund’da iyi başladık, ama top kayıplarımız… neyse ki marko guduric
‘in sayılarıyla başladık, deshaun thomas
ise ona karşılık veriyordu her defasında. fark açılmaya devam etse de bobby dixon
kaçırmaya devam ediyordu ve beraber korkularıyla yüzleşiyordu adeta ilk beşte yer almasının yanında: 0/5. kostas sloukas
ve jan vesely
ikili oyunlarda benchten çok iyi katkı veriyorlardı. norris cole
da kendine rekabet ararcasına o da bir oyuncumuzla atışıyordu sayı bazında: 21-16
kostas sloukas
‘ın iki sayısı ve gene top kayıplarıyla başladık ikinci çeyreğe. kısalara dönmemizin faydalarından bahsetmiştim daha önce, ama önemli olan takım şu durumda. gigi datome
defansta harikalar yaratıyordu ve alex tyus
‘a bloğuyla haddini bildirdi ve ne kadar da ukala bir atak girişiminde olduğunu yüzüne vuruyordu adeta rakibinin. kostas sloukas
demişken, çok iyi oyun kuruyorlardı gene biraderiyle ve gigi datome
resitali içinde. laf lafı açıyor işte. biraderi brad wanamaker
, geçen sezonun defansif adayı, fiziğini defans ve hücumda mükemmel skorerliğiyle kullanarak ardarda sayılar kazandırdı. rakibe top kayıplarına (6) zorlamamızla beraber, ikinci çeyreği çember üstünlüğüyle bitirdik: 45-36
topsuz alanda brad wanamaker
‘ın ne kadar iyi oynadığının kanıtı niteliğindeki kostas sloukas
‘a sayı sağlamasıydı. takım bazında erken faul problemine girmemize rağmen, marko guduric
jan vesely
‘ye pota altına “jan sen ne ara oraya gittin? al da at” dercesine pasında sayı bizimdi. rakibi hataya zorladığımız ataklardan sonra marko guduric
bu defa gigi datome
‘ye üçlük asisti yaptı. en iyi hücumlardan birini oynadığımız maçta, norris cole
‘u da kaçırmaya zorluyorduk. brad wanamaker
‘ın kaçan üçlüğü sonrası james nunnally
smacıyla maçın hareketini sergiledi: 19 sayı fark. marko guduric
18 sayıyla oyundan çıkarken. nikolo melli
‘nin son saniye sayısı ve ¨C453C- ¨C454C- ¨C455C üçlüsünün maç içindeki toplam 3 top kaybı üçüncü çeğreğe kadar olan oyunun sonucuna eşdeğer muzzam sonuca karşılık geliyordu: 74-56
brad wanamaker
son çeğreğe topsuz kadar top ile beraber de ne kadar iyi oynayabildiğinin güvenini sağladı ve pas/perde oyununda james nunnally
‘ye sayısında alan sağladı. norris cole
‘un çabası farkı azaltıyordu ama ivmeyi bir türlü çeviremedi. sebebiyse nikolo melli
‘nin pota altındaki çabaları. kısa dörtlü ile tekrar oyunun ağırlığını sağlamaya devam ediyorduk. koç bobby dixon
‘ı tekrar kazanmaya çalışırken, kendine güvenini artırma çabasında olan şutlarıyla sağlamaya çalışıyordu o da. maçın adamı marko guduric
‘ten jan vesely
‘nin kaçan faul atışı sonrası rakipten top çalma girişimi başarıyla sonuçlanıp ters turnikesiyle gelen sayı ile sonlanan atak, gelişim sürecindeki yükselen grafiğine olumlu bakması adına bir yenisini daha ekleyerek, kendisine ve geleceğine bu güzel mesajı vermesi maçın en güzel yanı olsa gerek: 23s, 4a – 5/6 3s, 2/3 2s.
87-73.
sanırım bir çoğunluğun eşleşmek için en doğru iki rakipten biri olduğunu düşündüğü rakibe karşı en iyi oyuncumuzdan mahrum başladık ki, maç içinde etkisini gördüğümüzü söylemek gerek. pota altı sıkıntıları daha ilk çeyrekten baş gösteriyordu, ama 0-7 ile buruk bir başlangıç yapmış olsak gerek ki, anthony gill
‘in james nunnally
‘ye yaptığı blok sonrası enerjimiz düşmüştü. nikola kalinic
etkisi ortaya çıkmıştı gene, pas ve asist ile beraber ahmet’in açtığı alan ile sayıyı buldu ve all around pozisyonlarda ne kadar da iyi oynadığını gösterdi: 0-7. gelen jason thompson
–gigi datome
hamlesi sonrası, rakibin direnci pota altında ve boyalı alanın dışında artmaya başladı: alexei shved
! oyun nasıl kurulur gösteriyordu: 8-7 gigi datome
–nikolo melli
‘nin aynı anda sahada olduğu rotasyon’da boyalı alanda etkimizin artması beklenirken *i
, gigi datome
sadece orta mesafe’de iyiydi, iki sayılık isabetiyle. “oyun kurucu nasıl olmalı?” sorusunun cevabı 5/5 ile oynayan anthony gill
ile beraber başaran oyun kurucu olsa gerek. enerjimiz düşüyorken 3.4 sn kala ¨C477C’tan buzzer beat geldi: 19-20
gigi datome
‘nin 4 numarada oynaması, jason thompson
için de faydalı görünüyordu ki harika başladı ikinci çeğreğe. kostas sloukas
elinden geleni yapmaya devam ederken, oyun bir şekilde tıkanıyordu, üçlük kaçırıyorduk ya da potaya gidemiyorduk. 4kısa+nikolo melli
denemesi anthony gill
‘e fayda sağlıyordu sanki, ikinci çeyrek bazında. kaçan boş şutlar, brad… bir şekilde düzeldi görünümüne bürünse de ilk çeğreğin üstünde, yani vasat üstü görüntüsü veriyordu brad wanamaker
ancak ve ancak gigi datome
‘ye asist yapabildi. saçmalamaya başlamıştık gene. alexei shved
–thomas robinson
alley-oop’ı ilk yarının özeti gibiydi, pg-c bölgelerinde: 38-37
nikola kalinic
‘in klasiğe yakın bir smacı ve bir de faul almasıyla başladık ikinci yarıya. sırtı dönük oyunlar bizi daha da strese sokuyor olsa gerek ki, beceremiyoruz bazen. sanırım en önemli hamlelerden olan gigi datome
defansif ribaund’da aldığı topu emin ellere yani kostas sloukas
‘a teslim etti ve penetreyle güzel bir sayı aldı. şu bir gerçek ki, bobby dixon
‘ı beklercesine oynuyormuş sanki takım ve ardarda gelen sayılarıyla beraber. bu maçta da alexei shved
ile karşılıklı atışıyorlardı derken, üstüne stefan markovic
ve alexei shved
‘in kaçan şutları sonrası bradley wanamaker
pozisyonu şaşkınlık veren sayısıyla bitiriyordu. son topta bobby-kostas-james elinde dolanan top sonuçsuz kaldı ve kostas gene paniklemişti. belki de kostas sloukas
‘ı nikola kalinic
ile beraber play-off ve sonrasına saklıyor koç, kim bilir? // rakip takımda 9/11 hücum ribaundını sadece anthony gill
ve ¨C500C’ın alması da ayrı bir pota altı eksiğimiz olmasına rağmen ¨C501C ¨C502C her alanda istediğini alabiliyordu: 53-59
üçüncü çeğreğin sonundaki hareketi yapmadılar ve bu ikili üçlük ile tamamladı ilk pozisyonu. üstüne bobby dixon
‘ın pota’ya öylesine yolladığı pozisyonda jason thompson
hıncını çıkarırcasına bastı smacı gene. sonrasındaki pozisyonumuzdaysa jason bobby’ye üç sayılık katkı yapıyordu. bu çeyrek daha çok, deplasman canavarı olan takımımızın bobby dixon
–james nunnally
oyunda olduğunda ne kadar etkili olduklarını gözlediğimiz bir 1/4 oyun olmaktan ziyade en güzel yanıyla maçı her yönüyle oynamayı seven ve bundan zevk alan rakibe karşı oynuyorduk: play-offlar için play-off tadında* bir eşleşme olabileceği kanısındayım: 64-73
play-offlar öncesi bir nevi prova niteliğinde sayılabilecek bir maçta, euroleague’in en iyi hücum ribaund’u alan takımına karşı marko guduric
ve brad wanamaker
‘in sayılarıyla başladık. fakat bu sezon enerjisi en düşük oyunumuz dikkatleri üzerine çekiyordu. haliyle gigi datome
–kostas sloukas
hamlesi’nin gecikmemesi de durumu ortaya koyuyordu haliyle: 6 sayı geldi. özellikle hücuma çıkarken yapılan top kayıpları ilk çeyrekte 6’ydı: 14-22
kostas sloukas
‘ın sayılarıyla başladık ölü toprağına ses çıkarmayan seyirci -pota arkaları istisna- vealexei shved
‘den sonra en fazla üçlük deneyen oyuncu olarak nemanja nedovic
‘ten yanıt gecikmedi. jan vesely
‘nin smaçlarına dahi tepki vermeyenler -bu sezon direkt 3 maç mağlubiyete sebebiyet- dahil herkes sessizliğe bürünmüştü adeta. sadece içi boş alkışlar… kostas sloukas
ve nikolo melli
‘nin birkaç hareketiyle suni farkı eritmeyi başardık. şu bir gerçek ki, her türlü iyi niyetiyle jason thomspon
, rakip tarafından da kötüye kullanıma açık olmaya devam ediyordu ve bizim için eksi demek. -umarım bizim için en az -1 maç olmaz play-offlar’da. maçın hareketi olmayı hakeden bir gerçek vardı ilk yarıda -sayılmasa dahi- her şeye rağmen: kostas sloukas
!
nikola kalinic
‘in çabasıyla kaptığı top ve sonrasında james nunnally
‘nin sayısı üçüncü çeyreğe selam niteliğindeydi. özellikle nikola kalinic
‘in boyalı alana giremediği pozisyon sonrası topu, zamanın da verdiği baskıyla beraber potaya yollayıp alakasız bir şekilde tamamlamasına kendisi de şaşırmış olsa gerek, koçlar arasında da diyaloğa sebebiyet verdi. nikolo melli
‘nin birkaç defa hücum hareketleri sonrası yaptığı asistler jan vesely
için hoş görünüyordu sadece: 51-59
ilk üç çeyrekte, sezon boyunca sergilediğimiz ve belki de en kötü anımızda sergileyebileceğimiz tüm saçmalık denemeleri sonrası james nunnally
‘den, kostas sloukas
‘tan 3 ve ahmet düverioğlu
‘dan gelen 2 sayı ile 13-0 başladık. üstelik nemanja nedovic
2 sayı atsa bile james nunnally
‘nin kendisine bloğu sonrası marko guduric
‘ten gelen 3 sayı verebileceğimiz reaksiyonları da iyiden bayağı bir hallice özetliyordu. sezon boyunca dikkatleri üzerine çeken tek kötü çeken yan seyirci olmalı. -emekli amcalar ve teyzeler. takım iyiyken porno filmi izlercesine nefessiz, ama takım sayı kaçırınca “tüh be” dercesine ellerini yüzlerine götürmeleri. bu takımı haketmezcesine…- kostas sloukas
–jan vesely
connection da play-offlar’da görülmeye değecek hareketlerden birkaçı olmaya değer seviyede. son iki atakta atakta verdiğimiz reaksiyon sonrası -emeklilerin de desteğiyle- james nunnaly
‘nin iki sayısına gelen yanıt ile beraber, bu son toplarda ciddi anlamda ihtiyacımızdan yoksun bir atakta ve istediğimiz zaman kazanacağımızı gösterdiğimiz ve play-offlar öncesi antrenman için sahaya çıkmadan bakılması gereken fotoğrafı asılası bir provaydı, diyecekken tiplemeyle beraber uzatmaya gidiyoruz: 83-83
neyse ki cska da geçen hafta farklı yoldan aynılarını yaşamıştı, yorulmadan. tesellimiz buydu sanırım, merhaba: 91-99.
Recent Comments